25 Ağustos 2013 Pazar

Her yaz biraz Harry Potter, iyi gelir

 
Herkes gibi ben de yaz aylarını pek seviyorum, kışın yorgunluğunu bazen saatlerce boş boş televizyona bakarak bazen de kasıtlı olarak çeşitli süt ürünleri tükettikten sonra öğle uykusuna yatarak atıyorum. Ancak benim (tahminen birçok kişi de böyledir)şöyle bir sorunum var, çok çok boş kalınca kendi kendimin canını çok fena sıkabiliyorum. Aklıma olur olmadık huzursuz edici düşünceler geliyor, gereksiz yere saçma sapan şeylere üzülüyorum. Bu yüzden sanki küçük çocuk avutur gibi, yaz aylarında sürekli kendimi bir şeylerle eğlendirmem gerekiyor.
Yılların deneyimi sayesinde birçok malzemem var aslında. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bir şeyler okumak elimdeki en güçlü yöntemlerden biri. E madem yaz, yani tatil, ben de eğlenceli bir şeyler okumayı tercih ediyorum. Sonuç olarak da, bu yaz da dahil olmak üzere, son 3 yazdır Harry Potter kitaplarını tekrar okuyorum.
Diyebilirsiniz ki bu serinin zaten özü koca bir macera olması, sürükleyici olmasının da en önemli sebebi sonunda ne olacağına dair merak uyandırması. Haklısınız, ancak şöyle de bir gerçek var ki ilk üç kitap haricinde serinin geri kalanını hatırlamıyorum! Çok ilginç evet, ilk kitabı 2000’de okumuştum, yani ortalama 10 yıl önce okuduğum kitapları daha iyi hatırlamamın tek sebebi J.K. Rowling’in zaman içinde hikayeye çok fazla karakter ve olay eklemesi olacak, ki bu son derece normal. Yani demem o ki, iki yaz önce ilk üç kitabı okurken yer yer çok iyi hatırladığım şeyleri okudum, ancak geçen yazdan itibaren sanki seriyi en baştan okur gibiyim. Küçükken gözüme çarpmayan detayları, hikayenin bütününü şimdi çok daha iyi görebiliyor olmam da cabası.
Geçen yaz üçüncü ve dördüncü kitapları okudum. Geçen haftadan beri de beşinci kitap elimde, en kalın beşinci kitaptı sanırım, çok iyi gidiyor, çok iyi vakit geçiriyorum. Beşinci ve altıncı kitapları İngiltere’ye gittiğimde almıştım, yaklaşık 8 sene önce. Hatta orada olduğum hafta altıncı kitap yayınlanmıştı ve bende İngiliz Harry Potter hayranlarıyla beraber Cambrdige’de bir kitapçının önünde sabahlamıştım, üzerimde Gryffindor pelerinimle.
Galiba dünyadaki en fazla vakti sahip olan insanlardan biriyim, çünkü tüm seriyi hem Türkçe hem İngilizce okudum. Türkçe çevirilerinin çok çok iyi olduğunun herkes farkında sanırım. Ama İngilizce okumanın da ayrı bir keyfi var sanki, epey şiirsel, metin pıtır pıtır akıyor. Ve neden bilmiyorum ama İngilizce orijinalleri daha hızlı okuduğumu hatırlıyorum.
Bu yazın geri kalanında altıncı kitabı okumayı planlıyorum, geri kalanlar da önümüzdeki yaza kısmet. Peki ya sonra? Belki 2015 yazında da Yüzüklerin Efendisi Okuma Şenliği yaparım, kim bilir.  
 
Diyeceğim o ki, daha önce okuduğunuz ve sevdiğiniz kitaplara, özellikle de sürükleyici serilere, bir süre sonra tekrar geri döndüğünüzde farklı ama yine pek hoş bir şeyle karşılaşıyorsunuz, öneririm.

4 yorum:

  1. Zaman zaman ben de tekrar alıyorum elime Harry Potter kitaplarını. Bu yaz Felsefe Taşı'nı tekrar okudum. Şimdi de Sırlar Odası'nı okuyacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok iyi bir yaz meşgalesi bence, eğlenceli, sürükleyici. Belki de yavaş yavaş okumak lazım, birkaç yaz idare edebilsin diye (:

      Sil
  2. Ben de tekrar okudum geçen yaz. Bu yaz okuyamadım. Yazılmış en güzel metinlerden biri bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle, zaman nasıl hızlı geçiyor bir de okurken (:

      Sil