1 Eylül 2011 Perşembe

Bazı soruların cevabı kitaplarda yok.

Hani bazen. Çok kısa bir süre içinde çok mutlu olursun. “Vay be böyle mutluluklar da mı varmış” dersin. Bir de beklenmediktir. İşte bu da mutluluğuna mutluluk katar. Sonra bu mutluluk halinde sizin için mutluluğun o anki karşılığı olan kişi, “Mutlu musun?” diye sorar. “Çok” dersin. Sonra bir anda, o mutluluk aniden geldiği gibi, aniden gider. Anlam verme sürecindeki tüm çabaların sonuçsuz olduğunu anladıktan sonra, aklında sadece o soru kalır. “Neden sordu ki şimdi bu soruyu” dersin. Daha önce kimse sormamıştır çünkü. Bir soru ile sağlamlaştırılmadıkları için geçmişteki o çok mutlu anları da pek hatırlamazsın zaten. O mutluluk halinin her şeyini unutsan da bir bunu unutamazsın. Soruyu. Sorun çok mutlu olma halinin gitmiş olması değildir. Sorun o mutluluğun *pat* diye bitmiş olması değildir. Sorun, o sorunun sorulmuş olmasıdır. O sorunun olan biteni tekdüzelikten çıkarmış olması. Bu soru sorulmalı mıydı? Sorulmasa o mutluluk bu kadar akılda kalır mıydı? İşte bu soruların cevabı kitaplarda yok. En azından benim bugüne kadar okuduklarımda yoktu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder